11 Kasım 2012 Pazar


           Biri geliyor, kısa zamanda öyle yaralar açıyor, öyle izler bırakıyor ki en derininde; karşılaştığın diğer bütün herkes bu boşluğun sorumlusu oluyor. Karşılaştığın herkes düşmemek için tutunacağın değnek oluyor. Her güzel cümle söyleyen, o oluyor. Her cümle onun cümlesi oluyor. Sarıldığın herkes onun boşluğunu doldurmak için büyüdükçe büyüyor. Biri geliyor, öyle şeyler yapıyor, öyle şeyler hissediyor ki, sorumlu oluyor. Hayatının en büyük hatalarının sorumlusu oluyor. Her hatanın üzerinde koca puntolarla ad altyazı geçiyor.
            Bir gün geliyor, sen öyle şeyler yapıyorsun ki, öyle şeyler yapıyor ki; kendin öyle şeyler yapıyor ki; “ben” diyemiyorsun. Olduğun kişi, yaptıklarınla o kadar uzakta kalıyor ki, ben demeye dilin varmıyor. Ben bir anda sen oluyorum, ben bir anda o oluyorum. Ben artık ben olmayayım da ne olursam olayım diyorum, diyorsun, diyor. Şahıslar karışıyor, kafalar karışıyor. Bir gün geliyor sen öyle bir hata yapıyorsun ki, kim olduğunu unutuyorsun. Bir gün geliyor, sen koca bir şehrin sokaklarında kaybolmayı yeğliyorsun; kendinde kaybolmak yerine. Kendimi kendimde kaybettim. Hükümsüzdür.
           Bir gün geliyor kimliğin öyle kayboluyor ki, ismi değiştirsen yeridir. Bir gün geliyor öyle bir hata yapıyorsun ki, aynada aksin kafanı senden çeviriyor. Bir gün geliyor, geçmişin senden hesap soruyor. Geleceğin artık gelmemeye yemin ediyor. Bir gün geliyor ve sen iyice batıyorsun. Bir gün geliyor ve sen annenin karadenizde batan gemileri oluyorsun.
           Öyle bir gün geliyor ki, hiç oluyorsun. HİÇ. Sen hiç hiç oldun mu? Ben oldum. Sen olma.
           Bir gün geliyor, öyle şeyler oluyor ki lanet olsun günlere. Günler gelmesin.

6 Kasım 2012 Salı



                                Sizin de hiç aklınızda gün boyu aynı dizelerin dolaşıp durduğu oldu mu?

5 Kasım 2012 Pazartesi

" Eylül toparlandı gitti işte
  Ekim falan de gider bu gidişle."  
diyordu ya Turgut Uyar, ekim falan da gitti bu gidişle. Arkasına bile bakmadan. Tüm gidenler gibi. Kasım geldi yine 12 koca koltuktan 11.sine kuruldu diğer tüm kasımlar gibi. Diğer tüm kasımlar gibi, aşkların başka olduğu kasım değildi bu kasım da. Bu kasım da sündürülmüş kollu hırkaların kasımıydı. Bu kasım da elinin bir adamın eli tarafından ısıtılmak yerine, bir kahve kupasıyla ısıtıldığı kasımdı. Diğer tüm kasımlar gibi. Bu kasım da her şey "gibi"ydi. Olması gerektiği gibi olmak varken, bu kasım da her şey olması gerekenin gibisiydi. 
Aylara fazla anlam yüklememek gerekliydi zaten. Yıllara da... İnsanlara da fazla anlam yüklenmemeliydi. Anlamlı olan her şeyin anlamını yitirdiği şu zamanlarda hiçbir şeye anlam yüklenmemeliydi. 
Dinlemedi, gitti. 
Bütün anlamsızlıklara bir anlam yükledi. 
Oysa zaman değişti ya artık. Çok değişti. Önce çocukluğunun bayramları anlamını kaybetti. Bayramların el öpmeleri anlamını kaybetti. Sonra zaman değişti. Çok değişti. Yılbaşları anlamını kaybetti. Yeni yılın iyi şeyler getirmesi dilekleri, yeni yılların daha fazla bir şeyler götürmemesi dileklerine dönüştü ya, işte o zaman, zaman çok değişti. Kelimeler anlamını kaybetti sonra. Dile geldikçe kelimeler, anlamlar kelimeleri terk etti gitti. İşte o zaman, zaman çok değişti. "Seni seviyorum" cümlelerin en fahişesi oldu. En duygusuzu. Anlamlı olan her şey anlamını kaybetti. Sonra "canım" anlamını kaybetti. Anlam, beş harfi terk etmekten önce ne de güzeldi. "Can'ım"dın. Sonra sadece canım olup gittin işte bütün anlamlar gibi. Öylece arada kaynadı. İyeliğini düşürdü bir merdiven arasında can.
Ben topladım hepsini. Hepsi ceplerimde. Kaybolan bütün anlamlar. Boşver şimdi bana anlamlar yüklemeyi. Boşver şimdi bu anlamsızlık içinde anlamlar aramayı. Hepsi bende. Bütün anlamlar ceplerimde. Sen gel. Gel sen,  ceplerimde senin için gazoz kapakları biriktiren çocuk gibi anlamlar biriktirdim ben. Sen gel, anlamların olsun senin. Sadece senin olsun, bütün bu anlamsızlığın içinde sadece senin anlamın olsun. Gel sen, ceplerimdeki anlamlar senin olsun. Merak etme, sana anlam yüklemem. Ben senin için taşırım hepsini. Sen gel.

"Melis, insanlara adım at, Melis insanlara adım at." deyişlerinizin neticesinde attığım adımların hepsi götümde patladığına göre; bundan sonra olsa olsa geri adım atarım.