30 Temmuz 2011 Cumartesi

http://fizy.com/#s/15026j
Hayallerle geçiyor en güzel yıllar.  Bir şeyler yapabileceğin şu kısıtlı yıllar, yapabileceklerinin hayalini kurmakla, yapanları izlemekle geçiyor. Kendinde olmayanı istemekle geçiyor.
Ceplerindekileri kontrol bile etmiyorsun. Kazandıkları. Kendinde olmayanı istiyorsun yine. Harekete geçmekten daha kolay çünkü.
Kazandıkların hep ihtiyaç anında kırınız yazılı kutuda, ihtiyaç duyduğunda kullanım dışı.
Hayal kurmak daha kolay sana. İcraatsiz.
Hep olmayanı istemekle geçti yılların, geçiyor da.
Burnum şöyle olsaydı,vücudum böyle. Şu kadar param olsaydı, şurada okusaydım. Böyle bir hayatım olsaydı.
Yok ama işte olmayacak da. Olanları sahiplensen biraz da.
Ona da cesaretin yok.
Mükemmeli istemekle geçiyor zamanın. Böylelikle daha da uzaklaşıyorsun.
Sen böyle olsun istemezdin ama.
Keşke böyle olmasaydı.
Yine olmayanı istedin bak.

23 Temmuz 2011 Cumartesi

Hayat çok tuhaf. Gerçekten çok tuhaf. İki gün önce düşündüklerin iki gün sonra aniden rota değiştirebiliyor. Uzun zaman bir şeyi umut ediyorsun, istiyorsun tam umudunu kestiğinde karşına çıkıyor. O kadar uzun zaman mutsuz olmuşsun ki şaşkınlığın da etkisiyle mutlu bile olamıyorsun. Korkuyorsun mutluluğunun kursağında kalmasından. Mutluluk ama bu içinde yaşasan da olur. Hayat çok tuhaf ama şu var ki sen umudunu kestiğinde gelenler gerçekten daha güzel geliyor.
Allah'ım n'olursun bu mutluluk devam etsin. N'olur.

19 Temmuz 2011 Salı

Düşünüyorum son zamanlarda. Çok düşünüyorum . Düşünüyorum, çünkü bir şey yapmıyorum. Yapamıyorum. Beceremiyorum da zaten. Elimden gelen hiçbir şey yok. Elimde bir şey yok. Tutunduğum hiçbir şey yok.
İndiriyorum bazen kafamı tavandan. Bakıyorum etrafıma, insanlara. Ne çok insan var. Hepsi birbirinden farklı. Hepsi de biri ama hiç kimse hiç biri değil. Sonra tekrar düşünüyorum işte. Dikiyorum gözlerimi tekrar tavana. “Sen.” diyorum. “Peki sen?”  ”Sen ne yaptın bunca zaman? Kimin hayatında ne oldun? Ne geliyor elinden? Yarın herkes gittiğinde, bu sefer tamamen gittiğinde ne yapacaksın kendinle?” Ses çıkmıyor ama. Cevabım yok çünkü.
Aynaların üstünü kapıyorum hep son zamanlarda. Bakamıyorum çünkü. İçimi görüyorum orada, dışımı değil. Görmeyeyim de zaten.
Diyorum ki kendime o hep bok attığın salak ama güzeller var ya en azından güzeller diyorum. Sen salaksın ama güzel değilsin diyorum.
Ne sevmeyi becerebildin bunca zaman, ne de sevilmeyi. Arada bakıyorum arkada kaç kişiye kendimi gerçekten sevdirebilmişim diye. Yok işte kimse. Sonra aşka inanmıyorum falan diye de salllıyorsun işte zaten.
Ceplerimdekileri dökmeye çalışıyorum işte böyle bazen ama çıkmıyor bir şey. Boşluk.
Hayat işte. Oturduğun yerden atıp tutmakla olmuyor. Arada o parmaklar seni gösteriyor. Öyle ya sen hiçbir ortamda gözlerin döndüğü insan olmadın. Geç şimdi güzelliği. En son ne zaman kalabalıkta konuşabildin. Kekelemeden yani. Konuşamadın tabi. 
Okuyorum ben de artık. Hep okuyorum. Sonra diyorum ki e madem konuşamıyorum, yazayım. Sonra o da olmuyor. Cümlelerin sonuna nokta koysam da kelimelerim kaçıyor. Yazamıyorum da. Yazanlardan da değilsin sen. Gelmiyor işte elinden.
Müzik dinliyorum bir de çok. Adamlar nasıl da müzik aletiyle anlatıyor hayatı diyorum. E tabi o da yok bende. Kapıyorum sonra müziği de.
Üç beş hayal kurmuştun diyorum. Mahvettin sonra onları da. Yapman gereken hiçbir şeyi yapmadın çünkü. Hayallerinin gerçekleşmesinden bile korktun. Kaç kişi hayallerini gerçekleştirmekten korkar ki?
Suçu hep bir şeylere atmakla yetindin diyorum. Param yok dedin. Onu dedin bunu dedin. 
İnsanın kendine gerçekleri söylemesi çok zor. Çok can yakıyor ama hiçşin diyorum. Hiç. Öyleydin de hep. İnsanın kendine gerçekleri söylemesi çok can yakıyor ama en azından bunu yap bari diyorum.

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Bazen ciddi anlamda "ağır ergen" tepkileri veriyorum.

                                          "Heh. Çok kolaydı o!"

Karar verme mekanizmam iflas etmiş.

Karar verme güçlüğü yaşıyorum. Kola ve çay arasında bile bir seçim yapıp, bir karara varamıyorum. Kararsızlığım hat safhada açıkçası.
Hani filmlerde sağda omuzda otura melekle, sol omuzdaki şeytan her karar aşamasında didişir ya. İşte o durumdayım tamamen. Beynimin içindeki bir ses bir şey söyleyince akabinde diğer ses karşıt bir şey söyleyiveriyor. Buna tuvalete gitmeye diye kalkıp salona gitmek de dahil hatta.
Karakterim dolayısıyla her zaman, her konuda kararsız oldum zaten. Bu beni şaşırtan bir şey değil artık ama bu sefer tek sebep karakteristik özelliklerim değil maalesef. 
Hayatımın en önemli kararlarından birini vermek üzereyim. Hayatımın boyunca yapacağım işi seçmek zorundayım. Önümdeki 4 yılı hangi şehirde, hangi okulun hangi bölümünde geçireceğime karar vermek zorundayım. Bu sefer elimdeki kararlar çay içmek kadar basit değil yani.
Keşke şu an bu kararı vermek yerine "bir çok" yaşıtım gibi "Berkecan'ın yeni sevgilisini", kırılan tırnağımı falan düşünseydim ben de.

8 Temmuz 2011 Cuma

Tarihte yapılmış bir hata pekala günümüzü de etkileyebilir.

Bana göre Lidyalıların parayı bulmuş olması kabul edilemez bir hata. Tabi geleceği öngörmek mümkün olmadığından onlar gelecek nesiller için yararlı bir şey yaptıklarını falan düşünüyorlardı herhalde; ama sen gel de onu bana sor.
Zengin olmak ya da olmamak benim seçimim olmadığı gibi benim seçimim olmayan bir şeyin ilerdeki seçimlerimi etkilemesi oldukça can sıkıcı. Zira günümüz dünyası öyle bir hâl aldı ki hayal kurmak için bile "Lidyalıların lanetli icadı"na ihtiyaç duyuyoruz.
Benim asıl sinirimi bozan olay senin hayalini kurduğun, uğruna çabaladığın şeyleri parası olmak dışında senden hiçbir üstünlüğü olmayan insanların senin elinden alması. 
Ben şuan evimde oturup sınav sonucu beklerken, "bazılarının" yurt dışında tatilini yapıp, parayı bastırıp okuyacağı okulun broşürlerine bakması canımı yakıyor sadece.
Hayallerimi Lidyalılar elimden aldı çünkü.http://fizy.com/#s/18smtn

7 Temmuz 2011 Perşembe

Bir şeyler istiyorsun, yapman gerekenleri biliyorsun, nasıl yapacağını biliyorsun yapmıyorsun. Pişman oluyorsun. Hayaller kuruyorsun, çok istiyorsun sonra bir bakıyorsun doğuştan gelen şanslarıyla çabasız birilerinin gerçekleri olmuş hayallerin. Hayaller kuruyorsun, sen o kadar korkaksın ki adam atmaya cesaretin yok. Kendi ayaklarında üstünde durmaktan aciz birsin, bekliyorsun kendiliğinden olsun. Olmuyor. Yine kırılıyorsun. Sen hayal kuruyorsun, onlar hep yıkılıyor. Pişman oluyorsun. Çünkü sadece duruyorsun. Adım atmaya cesaretin olmuyor ya da mecalin yada engeller bırakmıyor. Özgürlüğüne düşkünsün ama özgür de değilsin. Zincirlerini kırmaya çalışıyorsun ama gücün yetmiyor, cesaretin desen o hiç yok. Nefes alıyorsun onu yaşam olduğunu sanıyorsun ama hayat öyle bir şey değil. Sen sokakta oynayan çocukları camdan izleyen çocuk gibi izliyorsun yaşayanları. Sen yaşayamıyorsun, engeller var ama senin mecalin yok cesaretin desen ondan eser yok; ama mesela sen bir şeyleri çok isteyebiliyorsun. Çok. Çok içten, gönülden ama istemekle olmuyor çünkü sen hep yarı yoldan geri dönüyorsun. 18 yaşına gelmişsin. Etrafına bakıyorsun çok güzel insanlar var. Çok güzel. Bazısı cesur, bazısı güzel, bazısı doğuştan şanslı, bazısı zafere çok yakın. Kimisi yetenekli. Sen bakıyorsun, elinde bir şey yok. Yeteneğin de yok. Ne müzikle ilgilisin ne resimle, Ne çok kültürlüsün ne de güzel. Öyle elle tutulur bir başarın da yok. Çalışmaya çalışıyorsun hayatın için onu da beceremiyorsun. Senin yolun da açık değil. Yapman gerekenler var ama yapmıyorsun, yapamıyorsun. Bakıyorsun kendine, ne bir şey başarmışsın ne elinde tutanabileceğin bir şey var. Kimsenin hayatında da öyle önemli bir iz bırakmamışsın. Bencilsen de zaten. Kimseyi kendinden çok düşünmezsin, çünkü kimse de seni kendinden çok düşünmemiş ; ama sorun bunlar değil.
Senin yapman gerekenler var. Kendin için, yıllarını boşa geçirmediğini, boş hayaller kurmadığını bilmek için ; ama geç olmuş artık onlar için.
Senin hayallerin son otobüse binip uzaklaşmış burdan. Sen daha otur. Biraz cesaretin olsa böyle mi olurdu?

4 Temmuz 2011 Pazartesi

İstem dışı yaptığım bir şeyi fark ettim.

Bendeniz ne zaman yeni kararlar almış, sonra da onları uygulamaya karar almış olsam hep aynı şeyi yapmaktaymışım. Şöyle ki ne zaman hayatımda benim için radikal bir değişiklik olan bir şey yapacak olsam devreye direkt şu şarkı girmekteymiş.
Akabinde direkt olarak şarkı 542152 kez dinlenilir. Bilumum yerlere şarkının sözleri yazılır.
It's a new dawn
It's a new day
It's a new life for me
And I'm feeling good.
Tabi bu şarkılarla başlayan değişiklik fikirleri ve alınan yeni kararlar kısa, çok kısa bir süre sonra eskilerin yanına atılır ve bendeniz yine kaldığı yerden devam eder.
 
 
 

Ortalama Hayatların Ortalama İnsanları.

Ortalama güzellikte, ortalama iyilikte okullardan mezun, ortalama maaşlarla yaşayan insanlar. Sevgileri ortalama, evlilikleri ortalama. Mantık çerçevesinde alınmış ortalama kararları. Başarıları ortalama başarılar. Mutlulukları ortalama mutluluklar. Ortalama olmayan tek şeyleri mutsuzlukları. Ortalama insanların ortalama hayatları. Ortada. Ne iyi oldukları için sevinebilecek kadar iyi, ne kötü olduklarına üzülebilecek kadar kötü. Ortalama insanların ortalama hayatları. Ortalama olmayan mutsuzlukları.

3 Temmuz 2011 Pazar

Sen Hiç Hiç Oldun Mu?

Sen kendinden nefret etmek ne demek bilir misin? Günde binlerce kez aynada gördüğün siluete küfürler etmek ne demek bilir misin? Sen hiç hiç oldun mu ki ? Sen bir şey olmamak ne demek bilir misin ? Hiç kendini bir yere ait hissetmediğin oldu mu ? Gece yatağa yattığında kim olduğunu, ne yaptığını düşündüğünde sadece bir karaltı gördüğün oldu mu? Sen kendinle savaşıp her halükarda kaybeden oldun mu hiç ? Sen hiç hiç oldun mu? Olmadın ki sen. Sen nerden bileceksin tüm bunları o yüzden.