16 Aralık 2012 Pazar

"Elinde evirip çevirip oynayıp durduğun şey, senin hayatın." diyorum. "Kendine, kendi hayatında tutunmak için iyileştirilmiş, en azından bir alan yarat." diyorum. "En azından bir alan."
Bunlar zihnimde, monoloğumun birkaç repliği olarak gezinip duruyor.
Bırak şimdi kalbinin oraya buraya dağılmış kırıklarını toplayıp tek parça haline getirmeyi. Bırak şimdi göz pınarlarını terk etmiş yaşlarını geri doldurmaya çalışmayı. Kırıklar yapıştırılınca tek parça olmuyor. Gidenler, gittikten sonra geri gelmiyor. Bırak şimdi düğmesi geçmişte takılı kalmış zaman makinende yaşamayı. Bırak geçmişi, şimdiyi. Geçmiş geçti, şimdi geçici. Bırak elinde oynadığın hayatını.
"Geleceğin, gelmeden gidiyor." diyorum sonra.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder